Kapalı alanlarda yaptıklan yemin törenlerinde "Sevgili arkadaşlar! Bu uğurda ölmek var; öldürülmek var!.. Öldürmek var" şeklindeki ifadeleri ile de örgütün amacı ve yapısı ifade edilirken, örgütün eylem planlan içersinde şiddet olduğu da açıkça vurgulanmıştır. Kuvayi Milliye Derneğine üye olacak, bu uğurda elini, gövdesini, kafasını, bütün varlığını taşın altına sokacak, arkadaşlarına özel bir yemin ettirdiğini, yemine başlamadan önce Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Erzurum'da iken etrafında kalan veya kalmayanlara söylediği açıklamayı yapacağını belirterek, "sevgili arkadaşlarım bu uğurda ölmek var, öldürülmek var, öldürmek var, bu uğurda zorluklarla karşılaşmak var, bu işe girip bin kere pişman olup, nereden bu işe başladım deyip, kendini doğduğu güne kahır ettirmek var, çoluk çocuğun önünde mahcup olmak var" şeklinde konuşmasını sürdürdüğü ve daha sonra bu "Kuvva Yemini" olarak bilinen yemin ettirdiği tespit edilmiştir. O açıklamayı da yapacaz. Ancak, UZİ marka şarjörlerin ait olduğu silah bulunamamış ve muhtemelen olay faillerinin kaçarken yanlarında götürdükleri kanaatine varılmıştır. Diğer belgelerde ise değişik kişilere ait istihbari bilgiler olduğu görülmüştür. Orhan PAMUK,Fehmi KORU,Ahmet TÜRK, Osman BAYDEMİR veya Sebahat TUNCEL gibi etnik,siyasi,yazar ve gazeteci kişilik ve kimlikleri ile uluslar arası düzeyde dahi tanınan ve dile getirdikleri bazı söylemleri nedeni ile de yandaşları olduğu kadar halkın bir kısmının tepkisini de çeken kişilere yönelik suikast planladığı, bazı şahıs ve kurumlar hakkında örgüt amaçları doğrultusunda istihbari bilgiler toplayarak hukuka aykırı bir şekilde kişisel veri olarak kaydettiği, yine örgüte gelir temin etmek için tahsilat amaçlı bazı şahıslan takip ettikleri tespit edilmiştir.
Onwin güncel adres
Örgütün günümüzdeki mevcut yapısı içersinde yer alan şüphelilere genel olarak bakıldığında, belirtilen tüm bu özelliklerin bizzat uygulanmaya çalışıldığı ve örgütün belirlediği yöntem ve prensiplerle örgüte adam kazandınldığı görülmüştür. Örgütün, devlet adına hareket ediyormuş görüntüsü verip, bunun kolaylığından yararlanarak tahsilat, adam kaldırma ve benzer mafya tarzı eylemler gerçekleştirmeyi ve bu şekilde de örgüte gelir temin etme adına ciddi rantlar elde etmeyi planladığı da görülmektedir. Ergenekon Terör Örgütünün sivil toplum alanındaki diğer bir yapılanması olan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneğinin de Mersin'in PKK terör örgütünün eline geçtiği propagandasıyla şehrin Yörük köylerim savaş vermeye çağırdığı, bu çerçevede Mersin'de toplumsal gösteri yürüyüş ve eylemler düzenlediği dikkate alınırsa , ülkede kaos ve anarşiye sebebiyet verecek olayların kıvılcımının yakılmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Yine aynı dosyada mevcut görüşme tutanaklarından yer altı dünyasının mafya babalan olarak bilinip birçok defa yargılandıklan bilinen Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN Yakup Kürşat YILMAZ, Ayhan ÇARKIN, Ziya BANDIRMALIOĞLU ile REİS(kod) Sedat PEKER in görüşmelerinin bulunduğu, aralannda işbirliği ve gizli bir hiyerarşik yapının olduğu, Yine aynı dosyadaki görüşmelerde REİS(kod) Sedat PEKER şüpheli Güler KÖMÜRCÜ ile yaptıklan görüşmede: gizli toplantıda ülkede karışıklık çıkarma kararının alındığı bu aşamada olaym basmda yer alması üzerine REİS(kod) Sedat PEKER nin şu an kaosa ihtiyaç yok ülkenin durumu iyiye gidiyor şeklinde görüşmeler yaptıklan bu görüşmeleri REİS(kod) Sedat PEKER in bir çok şahısla tekrarladığı, bunu da muhtemelen telefonlannm dinlendiğini bildiği için dezenformasyon amaçlı olarak yaptığı anlaşılmaktadır. Kuvayı Milliye Derneği yönetici kadrosunun etrafianna topladıklan kişilere, vatanın elden gittiği, halkın bir en evvel ayaklandmlması gerektiği, ülkede birçok hainin olduğu, bunlann cezalandmlacağı gibi anlatımlarla ülkede ciddi kaosa sebebiyet verecek eylemler yaptırmaya çalıştıklan,kişileri de bu eylemleri vatan ve millet için yapacaklanna inandırdıklan görülmektedir.
Ergenekon Terör Örgütünün Kuvayı Milliye Derneğindeki illegal yapılanması içerisinde yer alan şüphelilerin Orhan PAMUK, Fehmi KORU, Ahmet TÜRK, Osman BAYDEMİR veya Sebahat TUNCEL'e suikast planladıkları kendi telefon görüşmeleri içeriğinden, fiziki takip tutanağından ve şüpheli Coşkun ÇALIK'm ikrarından anlaşılmaktadır.Haklarmda suikast planlan yapılanlann etnik,siyasi,yazar ve gazeteci kişilik ve kimlikleri ile uluslar arası düzeyde dahi tanınan ve dile getirdikleri bazı söylemleri nedeni ile de yandaşlan olduğu kadar halkın bir kısmının tepkisini de çeken kişiler olduğu,maddi menfaat karşılığı bu eylemlerin havale edileceği yukanda yazılı kişilerden ayn,neredeyse gönüllü olarak bu eylemleri gerçekleştirebilecek pek çok kişinin bulunduğu, kamuoyundaki bu algılama nedeni ile olası bir suikastin Ergenekon Terör Örgütünce takdim edileceği görünürdeki sebeplerinin kamuoyunca doğru olarak algılanmasına yol açacağı gibi,eylemlerin asıl amacına uygun şekilde halkın bir kısmının tepkisini sağlayacak, hatta Muhammet YÜCE'nin ifadesinde "gerçekleştirmeyi düşündüğü eylemden sonra Türkiye'nin ikiye bölüneceği ve iç savaş çıkacağını düşünerek vazgeçtiği" şeklindeki kaçamaklı beyanına uygun bir tehlike oluşturacak nitelikte olduklan değerlendirilmiştir. Murat ÇAĞLAR'm yönetimindeki araçtaki dokümanların bir kısmının silahlı suç, terör örgütü üyelerinin veya tetikçi şahısların davranış kurallarını gösterir notlar olduğu, bir kısmının ise değişik kişilerle ilgili istihbari bilgi notlan olduğu anlaşılmıştır. Derneğin, Sivil Toplum Örgütü görüntüsü altında Ergenekon Terör Örgütü içerisinde faaliyet gösteren,silahlı eylemler gerçekleştirme kabiliyetine sahip bir hücre yapılanması içerisinde olduğu toplanan delillerden anlaşılmaktadır.
ERGENEKON terör örgütünün günümüzdeki mevcut yapısına bakıldığında, birçok örgüt mensubunun örgütsel dokümanlarda belirtilen eleman profili ile uyumluluk gösterdiği anlaşılmaktadır. Kuvayı Milliye Derneğine yönelik ilk soruşturma şüpheli Murat ÇAĞLAR'm 07.01.2007 tarihinde İstanbul Pendik ilçesinde bir araç içersinde örgütsel dokümanlar ile yakalanması ile başlatılmıştır. Bu ilişkileri incelenip soruşturulduğunda, Kuvayı Milliye Derneğinin Mehmet Fikri KADARAĞ liderliğinde hareket eden bir organize bir suç örgütü olmayıp Ergenekon Terör Örgütü içerisinde faaliyet gösteren bir hücre yapılanması olduğu anlaşılmış, bu nedenle Kuvayı Milliye Derneğine yönelik soruşturma Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yürütülen soruşturma ile birleştirilmiştir. KOÇ şeyinin reklam bilmem nesi falan filan" "İşte Ersin AKGÜÇ Gazeteye işte şeyler yürütücekler" dediği, MEHMET' in "Balbay filan diyosun" dediği, İ.SELÇUK' un "Efendim işte bu KOÇ müthiş ilgi gösteriyor, KOÇ grubu. Ergenekon Terör Örgütünün Kuvayı Milliye Derneğindeki illegal yapılanmasının, legal faaliyetle çerçevesinde örgütün amaç ve ilkelerine aykırı davrandıkları düşünülen yönetim aleyhindeki miting,gösteri,yürüyüş v.b. Efenim Vakfın yönetim kuruluna Hakan diye bir çocuk aldık.
Casino sitesi
15.9.1994 tarihinde Amerika’da kara para aklamadan takibata uğrayan Solman KOHEN üzerinde Kıbrıs’ta ortak olduğu bankanın telefonu çıkmıştır. Hüseyin Kocadağ ile Ömer Lütfi Topal’ın ilişkilerinin ise çok daha yakın olduğunu, zaman zaman İbrahim Polat’ın da ortak olduğu Polat otelinin casinosunda sık sık beraberce oturduklarını, 1994 yılındaki Akgün oteli cinayetinden sonra araya bir soğukluk girdiğini, Ömer Lütfi Topal’ın öldürülmesinden bir ay önce Celal Doğan’ın kendisine Fenerbahçe Kulübünün yöneticilerinden Hüseyin Kocadağ’ı yolladığını, kendisinin de bunu ömer Lütfi Topal’a haber verdiğini, bu toplantının DGM ile de ilgisi bulunduğunu çünkü teypten yazıya döktüğü yazılı ifadesini DGM ne de verdiğini, konunun da Gaziantepli bir kaç işadamının G.T.O. 1968 yılında Türkiye’ye geri dönmüş, bir süre Dündar KILIÇ’ın yanında çalışmış, Dündar KILIÇ’la ortak olarak İNMAR isimli şirketi, Pendik-Kurtköy’de bir boya fabrikasını kurmuşlar, ancak 1983 yılında Gönen’de Dündar KILIÇ’ın tutuklanması üzerine Polisin İstanbul’daki şirketine baskın yapması sebebiyle ortaklıktan ayrılmıştır. Hüseyin Kocadağ ve Ali Şen’in arkadaş olduklarını, o ikisininde Fenerbahçenin yönetiminde bulunduklarını, İzmit’te herkesin Saffet’in olayından Ali Şen’in 3-4 milyon doları akladığını, ancak kimsenin bunu ispat etmediğini, kendisinin edebileceğini ancak kendisininde hapiste olduğunu, Hanefi Avcı’yı tanımadığını, Veli Aktaş isimli arkadaşının Galatasaraylılar cemiyetinin Ankara Şubesine bakan ve Gazi Üniversitesinde profesörlük yaptığını Abdullah Yılmaz ile kendisini onun tanıştırdığını, kendisinden 15 seneden bu yana ilk defa böyle bir şey istediğini, konuyu bilen Bilal Atak isimli arkadaşı olduğunu, bu adamların 150 bin dolar ayırarak Bulgaristan’a gönderdiğini, Türkiye’ye kömür getirilmesi için Bulgaristan da bir adamla tanıştıklarını, bir kısım paralar karşılığı 6 ay kömür gelmediğini, gelen kömürün ise toz halinde olduğunu, Bilal ATAK’ın bunu geri gönderdiğini, paranın orada kaldığını, bu arada Abdullah Yılmaz’ın enerji alışverişi ile ilgili olarak Bulgaristandaki bu adamları Türkiye’ye getirdiğini, Bilal Atak bunların Ankara’ya geldiğini öğrendiğini, bunların otelde yakalandığını ve parasının iade onwin giriş adresi edilmemesi nedeniyle Abdullah Yılmazın kızdığını, bunlarında Bilal’e dönüşte İzmit’e uğrayıp parayı ödeyeceklerini söylediklerini, Bilal Atak’ında onların takibine bir adam koyduğunu, bilahare köprüde 4 Bulgarın öldürüldüğünü, bilahare Abdullah Yılmaz’a telefon açarak, o’nun öldüğünü, sıranın kendisinde olduğunu söylediklerini, Abdullah Yılmaz’ın korktuğunu, Melih Aktaş’a söylediğini, Aktaş’ında kendisine söylediğini, kendisinin bunları yan yana getirdiğini, Atak’a 150 bin dolarının kendisinde olduğunu söylediğini, Turgay Çelebi’den 1 milyon 200 bin dolar alacaklarını, o zaman https://effix.services/c3a5zdlpf0 paralarını ödeyeceklerini söylediğini ve onları barıştırdığını, Turgay Çelebinin iflası nedeniyle 150 bin dolar ödenemeyince, Abdullah Yılmaz korktuğunu Bilal Ataktan, Genel Müdür Yardımcısı Kaya ile çocukluk arkadaşı olduğunu oradan kendisine sılaşı vermeyi kararlaştırdıklarını ve kendisininde tonu 10 dolardan sılaşı satın aldığını, yumurtalık hattı açıldığında da 110 bin tona yakın mal olduğunu, o malıda sılaş diye vereceklerini ve onlarında bunu fabrikalara fuel-oil olarak satacaklarını, ancak bu işler patlayınca, onun da durduğunu, kendisinin Abdullah Yılmaz’a hasta çocuğunun tedavi masraflarıda dahil olmak üzere enaz beş milyar lira verdiğini belirtmiştir.Oyun, beş makaralı bir slot oyunudur ve oyuncuların kazanç elde etmek için farklı sembolleri eşleştirmesi gerekmektedir. Bu özellik, kazanan sembollerin kaybolmasına ve daha fazla kazanç elde etme şansınızın artmasına neden olur. Gidip orayı bir göreyim.
Jackpot nedir
1960 Siverek doğumlu olduğunu, siyasete 1991 yılındaki seçimlerde katıldığını, DEP milletvekillerinin, özellikle Abdullah Öcalan’ın yanından gelen elçiler vasıtasıyla kendisiyle görüşmek istediklerini, kendisiyle görüşerek “Biz, Siverek’e, Urfa’ya örgüt olarak gireceği, yalnız tarafsız kalacaksınız, bize karışmayacaksınız, devletin yanında yer almayacaksınız” demek istediklerini bildiğini, devletiyle beraber olduğunu, Bekaa’dan gelen bazı insanlarla görüşmelerinin çoğunu kasete aldığını ve bundan Ankara Emniyeti başta olmak üzere o zamanki tüm devlet yetkililerine bilgi verdiğini, DEP’in kapatılması ve milletvekillerinin çoğunun içeri alınmasında Devlet Güvenlik Mahkemelerine verdiği ifadelerin büyük katkısının olabileceğini, 1993’te bunların kendine karşı ve ailesine karşı bir tavır almak istediklerini ve Siverek’te örgütlü eylemlerin başladığını, Siverek’te Anavatan Partisi İlçe Başkanı ve kardeşinin katledildiğini, bazı köylülerin ve vatandaşların katledildiğini, Siverek halkının bu olayları istemediğini, Siverek halkının tavır almasıyla beraber örgütün orada çökertildiğini, halkla olan içtenliği ve devlete olan bağlılığı nedeniyle kendisine karşı tavırlar olduğunu, kanunsuz bir iş yaptığı zaman devletini çiğnemiş olacağını, İstanbul’a giderken Mehmet Özbay’ı aradığını, Mehmet Özbay’ın Abdullah Çatlı olduğunu çok sonraları öğrendiğini, İstanbul’a dinlenmeye gittiğini, Yalova’daki termale gittiklerini, o akşam yakın arkadaşı Ali Aydınlıktan’ın oğlunun kafasına kurşun değdiğine dair haber aldıklarını, durumunun kötü olduğunu öğrendiklerini, akşam bu durumu arkadaşlarına söylediğini, İzmir’e gitmesi gerektiğini söylediğini, Mehmet Özbay’ın “bende gelirim” dediğini, yola çıktıklarını, Ören’de veya Altaylar’da bir arsa ofisi olduğunu, bu arsaya baktıktan sonra şoförünün gelip “Ağabey, Ali Abinin oğlu vefat etmiş” dediğini onun üzerine hemen harekat ettiklerini, hastaneye gittiklerini, fakat kimseyi bulamadıklarını, daha sonra evlerine gittiklerini, taziyelerini bildirdikten sonra ayrıldıklarını, Princess’te yer ayırttıklarını, otele gittiklerinde bir bayanın Mehmet Özbay’ın yanında oturduğunu, onunda kendileriyle geldiğini, İzmir’e gelirken Kocadağ ile görüştüklerini, Kocadağ’a İzmir’e gidiyorum dediğini, onunda “bilsem bende gelirdim” dediğini, daha sonra uçakla yarın geleceğini söylediğini, ertesi sabah uyandıklarında Kocadağ ile görüştüklerini ve onun geleceğini öğrendiklerini “beni aldırabilirmisiniz?” dediğini, bunun üzerine yanındaki koruma polisi Ercan Bey’i (daha önce Kocadağ’ın yanında çalışmış bir polis olan) Hüseyin Kocadağ ı arabayla almaya gönderdiğini, koruma polislerinde ve şoförün de huzursuzluk gördüğünü, polis Ercan’ın bir ara kendisini çağırıp huzursuz olduklarını ve takip edildiklerini söylediğini, “İzmir’den hemen ayrılalım” dediklerini, Bunun üzerine Kuşadasına gitmeye karar verdiklerini, o gün akşam üzeri çıktıklarını, Onura otel’de kaldıklarını, ertesi gün de orada kaldıklarını, polislerde rahatsızlık ve tedirginlik olduğunu görünce Ankara veya İstanbul’a gidelim dediğini, Hüseyin Kocadağ’ın İstanbul’da işi olduğu için İstanbul’a gidip oradan Ankara’ya geçmeyi düşündüklerini, o gün sabah en geç kendisinin kalktığını ve kahvaltısını yarım bırakarak yola çıktıklarını, o bayan ile Mehmet Özbay’ın arabanın arkasında oturduklarını, İzmir’i geçtikten sonra Kocadağ’ın çok süratli gittiğini gördüğünü, arabanın ibresinin 230’u gösterdiğini, birşeyler söylediğini, Kocadağ’ın kendisine dönüp birşeyler söylediğini ve güldüğünü, kendisininde gülerek yolu görmemek için koltuğun ucuna doğru geldiğini, kaza’dan sonra Ankara’da ancak arabasını televizyonda görünce, kaza yaptığının kesin olduğuna emin olduğunu, arabada bulunan silahların İstanbul’a gelirken dahi olmadığını, o silahlardan bilgisinin olmadığını, kendisinin arabada bulunan Sig Sauter silahı olduğunu, onun dışında polislerinin hepsinin silahı olduğunu, eğer takip ediliyorlarsa bu silahların kazadan sonra arabaya konulmuş olabileceğini, diğerlerinin çantasında vardıysa silahların onların olabileceğini, arabada söylenildiği gibi gizli bölme olmadığını, Mehmet Özbay’ın, köyüne 1 defa 1996 Kasım’ında geldiğini, 1993 yılı sonu veya 1994 yılı başında Siverek’e halka güven verebilmek için gittiğini, Ankara’da babasının vefat etmesi üzerine Siverek’e defnettiklerini ve taziyelerin 1,5-2 ay sürdüğünü bu arada yorgun düştüklerini, 1994 ortası veya sonunda dinlenebilmek amacıyla Ankara’ya geldiğini, daha sonra İstanbul’a gittiğini, İstanbul’da Mehmet Özbayı tanıdığını, Abdullah Çatlı adıyla tanımadığını, kalabalık bir ortamda “siz, Sedat Bucak’sınız” diyerek kendisiyle tanışmak istediğini söylediğini, orada tahminen bir hafta kaldığını, Ankara’ya geldiğinde kendisini telefonla aradığını, kendisinin tekrar Siverek’e döndüğünü, 1995’te geldiğini bir-iki defa Mehmet Özbay’ın kendisini sorduğunu, Ankara’ya yılda 2 ya da 3 defa geldiğini, kendisinin dışarıda bürosu olduğunu, bürosuna gelip, oturup, sohbet edip gittiğini, bu insanla (Abdullah Çatlı) bir illegal ya da legal bir işinin, ya da bağlantısının olmadığını, Çatlı nın kendisine ithalat-ihracat şirketi olduğunu ve ticaretle uğraştığını söylediğini.
Jojobet güvenilir mi
Adamla tanıştığını ve sohbet ettiklerini, o kişinin kendisinin istihbaratçı olduğunu ve Avşarı arama sebebinin: Kaybolan Tarık Ümit’in telefonunda son numara Avşar’ın cep telefonu çıkması olduğunu, Tarık Ümit’in son kez Avşarın cep telefonundan aranmış olduğunu, bunun üzerine kendilerinin onları takibe aldıklarını, bir hafta on gün telefonlarını dinlenmiş olduğunu ancak sonunda onların temiz insanlar olduğuna kanaat getirdiklerini, Avşarı 2-3 gün götürüp tuttuklarını, Avşar’ın kendilerine yardımcı olduğunu, telefonuyla kimlerin konuştuğunu söylediğini; bu istihbaratçı başçavuşun giderken “benden size tavsiye: bu adamlarla fazla içli dışlı olmayın, bunlar hakkında dedikodular var. Hollanda’da Cezaevinde iken, gayrıresmi eşi Fatma KUNT’un ve yeğeni Dilek ÖRNEK’in kendisini ziyaret ederek birlikte İspanya-Madrit’e gideceklerini, orada Sülo isimli bir şahıstan çok miktarda para alarak Türkiye’ye götüreceklerini, orada parayı Feramez isimli birine teslim edeceklerini, karşılığında (6000) Mark alacaklarını, bu işi arkadaşı Garabet GÖKOĞLU’nun teklif ettiğini söylediklerini, kendisinin de olur dediğini, cezaevinden çıkışından birkaç hafta sonra, 1983 yılından beri tanıdığı ve Hollanda’da Amsterdam’da Diament Center’da altın üzerine pırlanta işletmeciliği yapan Garabet GÖKOĞLU isimli ermeni asıllı arkadaşının kendisini telefonla arayarak geçmiş olsun dileklerini ve kendisiyle yüzyüze görüşmek istediğini söylediğini, Garabet’le Amsterdam’da buluştuğunu ve Garabet’in kendisine “İspanya-Madrid’e gitmesini, ev tutmasını, kendisine bir cep telefonu vereceklerini, bu cep telefonu ile kendisini arayan şahıslar ile buluşacağını ve bunların getirecekleri paraları bir yerde biriktirmesini ve temin edecekleri kuryelerle bu paraları Türkiye’ye göndereceğini, bu iş karşılığı kendisine ayda 10-15 bin Mark verileceğini” teklif ettiğini ve kendisinin de bu teklifi kabul ettiği için İspanya’ya gidip ev tuttuğunu, Garabet’e kabul demeden evvel bu işin Türkiye’deki ve İspanya’daki başı olan insanları görüp tanımak istediğini, ondan sonra https://effix.services/9v936fxgq kabul edeceğini söylediğini, Garabet’in Türkiye’ye giderek ilgili şahıslarla görüştüğünü ve kendisine telefon ederek Türkiye’ye gelmesini istediğini, İstanbul’a gittiğini, Garabet’in havaalanında kendisini karşıladığını, birlikte Azer Döviz Bürosuna gittiklerini, orada Büronun sahipleri Lokman Ghodsi, Felamez (Youssef), Mehmet ve Abdüllatif ALAKEL ile tanıştığını, onların kendisine “biz bu işi % 7 ile yapıyoruz, % 0,5 ini sana vereceğiz” dediklerini, kendisinin de işi kabul ettiğini, Lokman’ın kendisine İspanya’daki Sülo lakaplı ve Yaşar isimli kişinin cep telefon numarasını verdiğini, 1995 yılı Ağustos ayında Madrit’e gidip ev tuttuğunu ve Yaşar isimli kişiyle tanıştığını, bir hafta işi beraber yaptıklarını, sonra Yaşar’ın Türkiye’ye döndüğünü, kendisinin de o tarihten yakalandığı zamana kadar yaklaşık bu işi yaptığını, Dilek ÖRNEK’in yakalanması üzerine Mehmet ALAKEL’in kendisine telefonla bilgi verdiğini, kendisinin de yakalanan paralara sahip çıkmak için Türkiye’ye geldiğini, Türkiye’de Avukat Necmettin YILDIZ’la görüştüğünü, onun kendisine bu paranın Türkiye’ye sokulmasının yasak olduğunu, DGM’lik suç olduğunu bildirdiğini, bunun üzerine paniğe kapılıp sahte bir kimlikle yurtdışına çıkmak istediğini ve antalya’da Havaalanında yakalandığını ifade etmiştir.
Slot oyunları gerçek paralı
Linked News:
https://www.agc-contractant.fr/2024/12/08/tarafbet-giris casino plus 190 casino bonanza giriş 7 slots casino giriş en iyi casino sitesi